Gençlerde kasık fıtıklarının klasik doku onarımı ve yama onarımı ile tedavilerinde gelişen insülin dirençlerinin ve postoperatif erken dönem klinik sonuçlarının karşılaştırılması / Servet Karagül; Danışman Zafer Malazgirt
Özet
Genç erkeklerde doğuşsal tipte kası fıtıklarında, klasik doku onarımı ve yama onarımının postoperatif gelişen insülin direnci ve erken dönem klinik sonuçları açısından karşılaştırılması amaçlanmıştır. Randomize, prospektif ve çift kör bir çalışma planlandı. Zollinger sınıflanmasına göre tip I ve tip II kasık fıtığı olan 26 erkek hasta Lichtenstein tekniği ya da Marcy tekniği ile ameliyat edildi. Ameliyattan bir gün önce ve postoperatif 30dk sonra hastalara hiperinsülinemik öglisemik glukoz klemp tekniği ile insülin duyarlılığı ölçümü yapıldı. Postoperatif 1. hafta ve postoperatif 1 ay komplikasyonlar, ağrı ve yaşam kalitesi açısından değerlendirme yapıldı. Ağrı düzeyi vizüel analog ağrı skalası ile yaşam kalitesi Kısa Form 36 yaşam kalitesi değerlendirme ölçeği ile saptandı.Lichtenstein grubunda yaş ağırlığı 20–28 (ortalama 22,7) olan 14 hasta ve Marcy grubunda yaş ağırlığı 16–28 (ortalama 21,8) olan 12 hasta yer aldı. Hastaların yaş, boy, ağırlık, vücut kitle indeksi ve vücut yüzey alanı gibi temel özellikleri benzerdi. Preoperatif M değerleri açısından Lichtenstein grubu M değerleri açısından Lichtenstein grubu M değerleri (ortalama 6,46±1,03)ile Marcy grubu M değerleri (ortalama 6,42±1,05) arasında fark yoktu. Postoperatif M değerleri açısından Lichtenstein grubu M değerleri (ortalama 2,79±0,59) ile Marcy grubu M değerleri (ortalama 3,73±0,83) arasında anlamlı fark oluştu. Her iki grubun komplikasyon oranları ve vizüel analog ağrı skalası değerleri benzerdi. Kısa form 36 yaşam kalitesi değerlendirme ölçeğinde Marcy grubu hastaları, postoperatif 1.hafta fiziksel fonksiyon, fiziksel rol, vücut ağrısı, genel sağlık ve sosyal fonksiyon açısından Lichtenstein grubu hastalarından daha yüksek skorlar oluşturdu. Genç erkeklerle küçük ve orta büyüklükteki indirekt kasık fıtığı onarımlarında Marcy tekniği, Lichtenstein tekniğinden daha az injuri oluşturmakta ve postoperatif dönemde daha yüksek yaşam kalitesi sunmaktadır.